Böbrekler; metabolik atıkların vücuttan atılımı, ilaç ve toksinlerin detoksifikasyonu, hormon üretimi, su, elektrolit ve asit baz dengesinin sağlanmasının yanı sıra peptit hormonları olarak tanımlanan insülin, parathormon ve büyüme hormonlarının yıkımının da gerçekleştiği hayati öneme sahip organlardır. Böbreklerin farklı rahatsızlıklardan dolayı bu fonksiyonlarını yerine getirememesi durumu, böbrek yetmezliği olarak tanımlanır.
Kalıcı, geri dönüşümü mümkün olmayan kronik böbrek yetmezliğinin kesin tedavisi ise böbrek nakli ile gerçekleşir. Ancak nakil için bekleyen hastanın böbreklerinin sağlıklı bir şekilde çalışmamasına bağlı olarak vücudunda üre, kreatinin, fosfor ve potasyum gibi zararlı maddeler birikir. Vücut için son derece zararlı olan bu maddeler ise hemodiyaliz ile vücuttan temizlenir. Hemodiyaliz yöntemiyle hastanın kanı, damar yolu aracılığıyla vücut dışına alınır.
Diyalizör adlı yapay bir filtreden geçirilen kan, sıvı ve solüt içeriğinin düzenlenmesinin ardından tekrar hastaya verilir. Tedavi sırasında kanın pıhtılaşmasını önlemek için kan sulandırıcı kullanımı gerekir. Yapay böbrek olarak da adlandırılan hemodiyaliz işlemi, diyaliz ünitesinde dört saatlik seanslar hâlinde haftada iki ya da üç kez yapılır. Seans sayısının sıklığı, işlem süresi, diyaliz işlemi sırasında kullanılan filtre ve diyaliz sıvısı, kişinin fizyolojik özelliklerine göre değişiklik gösterebilir.
Kanda bulunan zararlı maddelerin temizlenmesi ve vücutta eksik olan bazı tuzların tamamlanması için yapılan hemodiyaliz işlemi öncesinde diyalizör belirlenir ve sterilize edilir. İşlem öncesinde diyaliz cihazından iki litre kadar serum fizyolojik geçirilerek sterilizasyon işlemi sırasında kullanılan maddeler cihazdan uzaklaştırılır.